29 Aralık 2010 Çarşamba

Radyonun İçinde İnsan Kafası Var

   1960 lı yıllarda radyo bulunan ev çok azdı. Olanlar da; bataryalıydı. Radyonun kenarında; onun yarısı büyüklüğünde pil bataryası dururdu. Daha sonra Flips marka çantalı radyolar çıktı. Bizim bir öğretmen komşumuz bu çantalı radyodan almıştı. Mahallede tek radyolu ev, herkesin gözü onların üstündeydi.
   Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, komşunun evinden gelen radyo sesi etrafı şenlendiriyordu. Onlar da biraz havaları olsun diye sesi fazla açıyorlardı. Bütün mahalle onların sayesinde müzikle tanışıyor, haber dinliyordu.
   Ben henüz yedi sekiz yaşlarındaydım .Okula başlamamıştım. Komşunun radyosunu çok merak ediyordum. Pencereye koymuşlardı. Dışarıdan meraklı gözlerle inceledim. Radyo açıktı. Bir erkek sunucu konuşuyordu. Nasıl oluyor diye merak etmeye, kendime sorular sormaya başladım.
    -Bu insan sesi, bu kutunun içinden nasıl çıkıyor? O kutunun içine insanın vücudunun  tamamı sığar mı? İçinde nasıl nefes alıyorlar? Yemeklerini nerede yiyiyorlar? Daha bir çok soru.
    Kimseden bu soruların inandırıcı cevabını alamayınca, çocuk aklımla cevaplar üretmeye başladım.  Bu kutunun içine insanların kafasını yerleştirmişler diye bir düşüce oluştu kafamda. Bir süre sonra biten piller bahçeye atılmıştı. Dış yüzeyleri beyaz renkliydi. Pili yerden alıp inceledikten sonra;.
     -Ha bu da çay bardakları olmalı. Bununla çay içiyorlar galiba, dedim.
      Daha sonra radyo korosu türküler söylemeye başladı. Ben radyonun içine bir kişinin kafasını sığdırmakta zorlanırken bir çok kişiyi nasıl sığdıracaktım. Kafam çok karıştı. Nasıl oluyordu? Bu kadar kişinin sesi, bu küçücük kutunun içinden nasıl çıkıyordu? Cevabını bulamadığım sorular çoğalınca işi zamana bıraktım. Çünkü yakınımda mantıklı bir açıklama yapacak bilgi düzeyinde kimse yoktu.

    1967 yılında Elazığ'dan Dursun dayım bize geldi. İki gün kaldı. Sohbet sırasında iki tane radyosu olduğunu, bunlardan birini bize verebileceğini ve karşılığında bir inek istediğini söyledi. Pazarlık erken bitti. Babam ineği verip "Aga" marka eski bir çantalı radyo aldı. Eve radyo geldi. Ben de; o yıl dördüncü sınıfta öğrenciydim. Kendime sorduğum soruların cevabı netleşmeye başladı.
    Radyonun içini açıp baktıktan ve içindeki kabloları gördükten sonra; insan kafasının orada olmadığına, pillerin de çay bardağı olmadığına  inandım.
                                                           Ali Akdoğan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder