1 Aralık 2010 Çarşamba

Ekmek Karnesi ve Sosyal Adalet

    Benim bu başlığı attığımı görenler şaşıracak belki de delirmiş diyecekler. Hele kendini sosyolog olarak tanımlayan sağ düşünceye sahip bazı kişiler, durumu çok iyi bildikleri halde işlerine geldiği gibi konuşmayı bir marifet sanan entelektüeller; çok kızacaklar bu yazacaklarıma. En çok da CHP nin içinde yıllardır siyaset yapan, ancak bunu bir utançmış gibi düşünüp topluma anlatamayanlar şaşıracaklar.
    Hiç düşündünüz mü? "İkinci Dünya Savaşı" sırasında ve sonrasında ekmek niçin karneyle dağıtılmış? Niçin o zorluklara katlanılması gerektiğini, o günün şartlarını, yaşanan zorlukları, ulaşımın olmayışını,  uygulanan ambargoları; bugünün şartlarında yaşayanlar hayal bile edemezler. Yol yok. Her tarafta açlık var. Savaşta bizden destek isteyen ancak umduğu desteği bulamayan ülkeler bize ambargo uyguluyor. Bir toplum düşünün; imparatorluk döneminden gelen alışkanlıklarından kurtulamamış. Kimi zengin, kimi zorba, kimi de; ensesine vur elinden ekmeğini al misali mazlum. Daha birçok olumsuzluklar var. Bu şartlar altında topluma gelen bir ihtiyaç malzemesini siz olsanız nasıl dağıtırsınız?
    Köy meydanına gönderip herkes istediğini, istediği kadar  alsın mı dersiniz? Bunu söylerseniz, önce güçlüler, sonra parası olanlar gelen malı paylaşır. Mazlumlar, kimsesizler, güçsüzler havasını alır.
     Köy muhtarına veya herhangi bir kişiye mi dağıtması için yetki verirsiniz?  O da önce yakınlarına ve akrabalarına, sonra parası olana, sonra güçlü olana verir. Eğer kalırsa mazlumlara ve kimsesizlere verir.
    İşte tam burada, o zamanki CHP li yöneticiler bir yöntem bulmuşlar. Bu yöntemin bulunuşu da; o zamanki yöneticilerin çoğunluğunun asker kökenli olmasından kaynaklanıyor. "Komutan birliğindeki bütün personelin ihtiyaç malzemesinden eşit miktarda yararlanmasını sağlamak zorunda olduğunu bildiği için, askeri disiplin ve düzen içinde, belgeye dayalı dağıtım yapmanın en sağlıklı yol olduğunu düşünür." O dönemde bulunan bu yöntemle herkese eşit ihtiyaç malzemesi dağıtılmıştır. Karnı büyük zenginler ve zorbalar; karnımız doymuyor diye bağırmaya başlamışlar. Ama para etmemiş. Bugüne kadar da hala bağırıyorlar bu düşüncede olanlar. Asıl bu işin beni üzen tarafı; yapılan adaletli dağıtımı  anlamayan, takdir etmeyen ve aynı zamanda toplumun çoğunluğunu  temsil eden o güçsüzler, mazlumlar ve kimsesizler. Onlar da bağıranların peşine takılmışlar, daha çok bağırıyorlar. Bağıranların söylediği her şeye alkış tutuyorlar.
     Şimdi bir de; yaşadığımız şu çağda, Ramazan ayında veya başka zamanlarda hayırseverlerin dağıttığı yardımların taşındığı kamyonların başında insanların birbirlerine yaptıklarına bakın. Kimi çuvallarla götürürken, kimisi bir tutam bile alamıyor. Çocuklar ayaklar altında eziliyor. Kadınlar saç başa  kavga ediyor. Polis; gelen insanları sıraya sokmaya çalışırken ne zorluklar yaşıyor.
    Bu günün sağ siyasetçileri ekmeğin karneyle dağıtılmasının CHP için bir utanç olduğunu söyleyeceklerine, kendi zamanlarında hayırseverlerin dağıttığı yardımların taşındığı  komyonların başında yaşanan bu rezaleti sorgulasalar,  o yapılan karneyle dağıtımın ne kadar adaletli olduğunu görecekler ve işte o zaman doğruyu bulacaklarına inanıyorum.
                                                                Ali Akdoğan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder