2013 yılı haziran ayında Mersin farklı bir geleceğe uyanabilirdi. Ancak olmadı. Güzel tesisler yapılmış ve iktidar bu tesisleri sanki kendisinin bir lütfuymuş gibi Mersin halkına anlatmaya başladı. Yerel yönetimlerin yaptığı çalışmaları yok sayan bir yaklaşımla kent halkında bir antipati yarattı. İşte bu nedenle insanlar organizasyona gereken desteği vermedi. Müsabakaları izlemeye ilgi göstermedi.
Ben bu organizasyonda "Çevre Gönüllüsü" olarak Nevin Yanıt Atletizm Tesisinde görev aldım. Yaşadığım kentin uluslararası bir organizasyonda en iyi şekilde temsil edilmesiydi tek istediğim ve bana düşeni en iyi biçimde yapmak için çabaladım. Ancak Spor Bakanlığı tesislere yönetici atamak için Mersin'den adam bulamamış olacak ki; Nevin Yanıt Atletizm tesisine İstanbul'dan bir tesis yöneticisi atamıştı. Hayatımda tanıdığım en agresif en itici yönetici tipiydi. Sanki tek çabası işlerin iyi yürümesine engel olmakmış gibi geldi bana. İşlerin daha iyi yürüyebilmesi için hangi teklif veya istekle yöneticiye giderseniz gidin.
- Bununla biz ilgilenmiyoruz. Bu konu bizimle ilgili değil, deyip işin içinden çıkıyordu.
- Peki kimin ilgileneceğini bize söyleyin onunla görüşelim dediğiniz zaman da,
- Ben bilmiyorum, diyordu.
Bize yardımcı olmayacağına kesin inandıktan sonra ilişkilerimi sınırlandırdım. ve yöneticilik deneyimimden gelen becerilerimi kullanarak işlerimi yürütmeye başladım. Baktım daha faydalı oluyorum. Bu tavrımı oyunlar süresince devam ettirdim. Ama şunu söyleyeyim. Bu yönetici olmasaydı tesiste daha güzel hizmetler üretebilirdik.
Bu yöneticinin bazı uygulamalarını anlatmak istiyorum. Belki daha iyi anlaşılır yaptıkları.
Bir gün içme suyu sponsor firması bir kamyon su getirdi ve tesisteki "Su ve Buz" odasına koyduktan sonra firmanın yetkilisi yanındaki işçisine; Basın girişi koridorundaki su dolabını doldurmasını ve suyun bulunduğu odanın kapısının da açık bırakılmasını ve isteyenlerin istediği kadar su içmesini kolaylaştırın talimatını verdi. Çocuk söyleneni yaptıktan sonra tesisten ayrılıp gittiler. Yaklaşık on dakika sonra tesis yöneticisi tesiste görevli bakanlık personeline talimat vermiş. İki çalışan geldi. Koridordaki dolapta bulunan su şişelerini boşaltıp su odasına geri taşıdılar ve odanın kapısını kilitlediler. Sebebini sorduğumda;
- Buradan çok su içiyorlar. Tolga bey talimat verdi kilitliyoruz, dediler.
Yöneticinin bir diğer uygulaması da tesis içinde en az elli atmış kabin tuvalet (sporcu soyunma odalarında, personel soyunma odalarında, hakem soyunma
odalarında, ayrıca basın girişi zemim katta bay ve bayan WC leri) varken, Tesis yöneticisi bu mekanların tümünü kilitletiyor. Tesiste çalışan insanlar, günübirlik gelen misafirler herkes bina içinde tuvalet ihtiyacını gidermek için bir o yana bir bu yana dolaşıp duruyordu. Önüne gelene tuvalet soruyordu. Tarif üzerine binanın dışına çıkıp merdivenlerden basın fuaye denilen bölüme çıkıp oradaki tuvaletleri kullanıyordu. Sebebini sorduğumda;
- Kullanırlar, kirletirler. Onun için kapalı tutuyoruz, diyorlardı.
Oysa temizlik şirketi elemanları her gün, günlük temizlik yapıyorlardı. Kullanımdan dolayı kirlenmesinden de rahatsızlık duymayacaklarından eminim. Bu kişisel bir tercihti.
Bu tesis yeni yapılan güzel bir tesis. İnsanlar binayı tanımak için bina içinde dolaşma ihtiyacı duyuyorlardı. Binanın mimarisi gereği bölümler arasında geçişi engelleyen kapılar var. Benim izin yaptığım bir gün, tesis yöneticisi, koridorlar arası geçiş kapılarından basın bölümüne açılan kapıyı kilitlettirmiş. Sebebini soran Canan adındaki arkadaşıma verdiği cevap çok ilginç.
- Buradan sporcular ve sporcularla gelenler basın bölümüne geçiyorlar. Bu bölüme geçerler ise bu bölümü tanırlar ve alışırlar, alışmasınlar diye kapıyı kilitliyoruz, demiş.
Yukarda saydığım tüm kısıtlayıcı durumlar ve olumsuzluklar yarışların başladığı 26 haziran 2013 tarihinde son buldu ve yarışların sürdüğü dört gün boyunca her şey normale döndü. Su odası açıldı, herkes bol bol su içti. Tuvalet kabinleri ve soyunma odaları açıldı, insanlar ihtiyaçlarını gidermek için oraya buraya koşuşturmaktan kurtuldu. Koridorlar arası geçiş kapıları açıldı, bina blokları arasında dolaşmak ve binayı tanımak kolaylaştı. Aslında baştan beri böyle olması gerekirdi ama tesis yöneticisinin kişisel tercihleri bazı sıkıntılar yaşanmasına neden oldu.
Bu organizasyonda gördüğüm bir diğer nokta da Mersin esnafının ekonomik açıdan kendisine düşen payı alabildi mi? sorunun cevabını bulmak.
Gözlemlediğim bazı şeyleri yazayım. siz buna karar verin. Örneğin kiralanan otomobillerin tamamı İstanbul plakalıydı. Taşımada kullanılan otobüs ve yarım otobüslerin büyük bölümü Mersin dışından. Kumanyaların içine konulan içme suyu İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden ve "Hamidiye" içme suyu. Akdeniz "Temizlik ve Özel Güvenlik" şirketi; İstanbul şirketi. Gerçi bu şirket temizlik elemanlarını Mersin'den seçmiş ve işçiler Mersin'de ikamet eden insanlar. Benim gördüğüm kadarıyla işin ekonomik yönü İstanbul'a yaramış. Belki oteller ve lokantalar biraz kazandı diyebiliriz.
Ali Akdoğan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder