6 Aralık 2011 Salı

Cemal Turan İle 16 Mart Anısına

     16 Mart öğretmen okullarının kuruluş tarihi olduğu için her yılın 16 Mart günü, öğretmen okulları kuruluş yıl dönümü olarak bütün öğretmen okullarında törenlerle kutlanırdı.
     1973 yılı 16 Mart kutlamaları hazırlıkları tamamlanmış ve kutlama törenleri başlamak üzereydi. Okulumuzun Halk oyunları rehber öğretmeni Cemal Turan, halk oyunları ekip başkanlarını sabahın erken saatinde spor salonunda toplantıya çağırdı. Okulumuzda on dört yörenin oyunlarını oynayan "Halk oyunları Ekibi" vardı. Ekip başkanları hemen spor salonunda toplandık. Cemal öğretmen;
   - Çocuklar; bütün ekipler oyun kıyafetlerini giyinip hazır bekleyecekler. Okula gelecek misafirleri sizler karşılayacaksınız, dedi.
     Biz hemen oyun ekiplerinde oynayan arkadaşlarımıza söylenenleri ilettik ve kısa sürede elbiselerimizi giydik. Okulun tören yerinde beklemeye başladık. Saat 10.00 da misafirler gelmeye başladı. Mersin valisi ve milli eğitim müdürü okulun bahçesine girdiklerinde okulumuzun bandosu ve oyun ekipleri tören düzeni içinde misafirleri karşıladı. Misafirler törenin yapılacağı spor ve toplantı salonuna geçip oturdular. Törenler başladı.
     Günün anlamına uygun konuşmalar yapıldı. Şiirler okundu. Sıra halk oyunları ekiplerinin gösterisine gelmişti. Ben Elazığ ekibinin başında oynuyordum. İkinci veya üçüncü sırada bizim ekibimiz çıkacaktı.
    Hazırlıklarımızı yaptık. Davul zurna "Çaydaçıra"yı çalmaya başladı. Salonda ışıklar söndü. Yaktığımız mumların ışıgında oynayarak sahneye çıktık. Salonda büyük bir alkış sesi bizi oldukça yüreklendirmişti. Oyunumuzu oynadık. Mumlarımızı tabaklar içinde, sahnenin önünde yere bıraktık. O sırada ışıklar yandı. İkinci oyun için sahnede düzenimizi aldık. Davul zurna "Delilo"yu çaldı. Oyuna başladık.  Henüz ikinci figürü yapıyorduk ki şalvarın üzerine bağladığım ve cepken ile şalvar arasında ahengi sağlayan ve aynı zamanda şalvarın uçkur bölümünü gizleyen kuşak çözülüp yere düştü. O anda biraz bocaladım. Ön sırada oturan misafirlere bir göz attım.Vali Bayram Turan Çetin oturduğu yerden kocaman gözleriyle bana bakıyordu. Vali beyin gözleri gerçekten kocamandı ve projektör gibi beni izliyordu. Oyunu bozuntuya vermeden tamamladım. Üçüncü oyuna başlamadan önce davulcuya işaretle beklemesini söyledim. Eğilip yerden kuşağımı aldım. Tam bağlayacaktım ki; davulcu üçüncü oyunun müziğini çalmaya başladı. Ama benim kıyafetim dağılmış, gömleğin bir parçası da şalvarın üstüne çıkmıştı. Çaresiz durumdaydım. Bağlama fırsatı kalmayınca kuşağı yere attım ve bir tekmeyle sahnenin gerisine doğru fırlattım. Üçüncü oyuna başladık. Vali beyin yüzü gülüyordu. Sahnede kaldığımız sürece bakışları üzerimdeydi. Gösteriyi öyle perişan kıyafetle tamamladım. Çaydaçırayla yerdeki mum tabaklarımızı aldık ve sahneden çıktık. Yerdeki kuşağımı da almayı unutmadım tabi.
     Sahne arkasında  oynadığımız oyunları ve benim kuşağımı konuşuyorduk ki; Cemal öğretmen yanımıza geldi. Beni alnımdan öptü ve;
     -Oyunu bozuntuya vermeden tamamladığın için seni kutluyorum. Bu çok büyük  bir özgüven örneği, dedi.
      Cemal öğretmenin bu babacan davranışı beni çok sevindirmiş, kendime olan özgüvenimi bir kat daha arttırmıştı..
      Cemal Turan'ın öğrencisi olmak, onunla tanışmış olmak benim için büyük bir şanstı diye düşünüyorum.
               
                                                                                  Ali Akdoğan
     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder