Köylü Bayram amca ailesiyle akşam yemeğini yedikten sonra fazla zaman geçirecek eğlenceli şeylerin olmaması nedeni ile erkenden odasına çekilip yatar. Aile fertleri de bir sonraki gün yapacakları işler ile ilgili gerekli hazırlıklarını yaptıktan sonra onlar da yataklarına çekilirler.
Bayram amca gece geç vakit uykunun en tatlı anında evin alt katından gelen tıkırtılarla uyanır. İyice kulak kesilir. Evde bir dolaşan olduğunu kesinleştirdikten sonra yatağından sessizce kalkar ve ara hole çıkar etrafa bakınır. Karanlıkta pek bir şey seçemez. Lambayı yakıp alt kata inen merdivenlerden aşağıya inmeye çalışırken hırsızla burun buruna gelir ve bağırarak;
- Cemal kalkın evde hırsız var, der.
Evin yetişkin oğlu Cemal uyku sersemliği ile yatağından fırlayıncaya kadar hırsız saçaktan atlar ve koşmaya başlar. Dışarıda dolunay var ve etraf gündüz gibi aydınlık olduğundan hırsızın kendini kamufle etmesi zorlaşıyor. Cemal genç, çevik ve iyi koşan bir gençtir. Hırsızı kovalamaya başlar. Babası da peşlerinden koşar. Ama Bayram amca yaşı biraz ilerlemiş olmasından ötürü fazla hızlı koşamaz.
Hırsız önde Cemal arkada epey bir kovalamacadan sonra, Cemal hırsızı yakalar. Aralarında bir boğuşma yaşanır. Fakat Cemal'in gücü hırsıza yetmez. Cemal babasından yardım istemek üzere seslenir.
-Baba gel hırsızı yakaladım, der.
Babasının sesi uzaklardan ve derinden gelir;
-Aferin oğlum vur, iyice hırpala ben geliyorum, der.
Cemal babasının uzakta olduğunu sesin tonundan ve zayıflığından anlar ve can havliyle;
- Baba gücüm yetmiyor, o beni dövüyor, der.
Babası telaşla;
- Peki oğlum, allah onun belasını versin,vaz geç bırak gel, der.
Cemal hırsızı yakaladığına pişman olmuş bir sesle;
- Baba ben onu bırakıyorum ama o beni bırakmıyor, der.
Her olaya balıklama atlamanın bazen sıkıntı yaratabileceğini unutmayalım.
Ali Akdoğan
30 Ekim 2012 Salı
24 Ekim 2012 Çarşamba
ÇELİKLEME
Hikayemiz orta Anadolu'nun bir köyünde yaşanmış bir halk hikayesidir. Ülkemizin folkloruna ve kültürüne uygun yaşanmış gerçek bir hikaye.
İlçenin kaymakamı köylere gezi yaptığı bir sırada köyün birinde bir olayla karşılaşmış. Köy evlerinden birinin önünde bir kalabalık görmüş. Kalabalığın olduğu eve doğru yaklaşmış. Kaymakamı tanıyan köylüler hemen gelenleri karşılamak için vaziyet almışlar. Kaymakam kalabalığın ilgi merkezine geldikten sonra durmuş. Etrafına bakınmış. Orta yerde bir kara kazan. Kazanın içi soğuk su dolu. Bir adamın elinde çıplak yeni doğmuş bir bebek. Adam bebeğin ayaklarından tutup su dolu kazanın içine daldırıp çıkarmış ve poposuna eliyle iki şaplak vurmuş. Bebek titremeyle karışık cıyak cıyak ağlıyormuş. Kaymakam duruma şaşırmış ve merakla etrafındakilere sormuş;
- Yahu bu bebeği niçin bu buz gibi suya daldırıyorsunuz? Bebek hastalanıp ölürse ya, demiş merakla.
Etrafındakilerden birisi;
- Yok kaymakam bey bir şey olmaz. Biz buna çelikleme diyoruz. Aksine bu olay bu bebeği hastalıklardan koruyacak, demiş.
Kaymakam bu olay karşısında şaşkınlığını gizleyememiş. Kafasının içinde çeşitli sorularla o köyden ayrılırken köylülerin anlattıkları kendisine mantıklı gelmiş olacak ki; kendi kendine bir karar vermiş.
- Bir gün bir çocuğum olursa ben de çelikleme yapacağım, demiş.
Aradan bir zaman geçmiş. Kaymakamımız evlenmiş. Zamanı gelmiş ve kışın ortasında, Ocak sonu Şubat başı bir çocuğu olmuş. Hemen yanındakilere;
- Bir kazanın içinde soğuk su hazırlayın bebeği çelikleme yapacağım, demiş.
Söylenenler yapılmış. Kaymakam çocuğun ayaklarından tutmuş tepesi üstüne su dolu kazanın içine daldırıp çıkarmış. Poposuna iki şaplak vurmuş. Bebek titremeyle karışık neye uğradığını anlamadan viyak viyak bağırarak ağlarken, kaymakam;
- Alın çocuğu sarın sarmalayın, demiş.
Çocuğu almışlar sarmışlar sarmalamışlar. Bir iki gün geçmiş çocuk ateşler içinde yanmaya başlamış. Kaymakamın eli ayağı dolaşmaya başlamış. Çocuğu doktora götürmüş. Muayeneden sonra doktor;
- Bu çocuk zatürre olmuş, demiş.
Kısa bir süre sonra bebek ölmüş. Kaymakam bir yerlerde yanlış yaptım galiba deyip düşünürken yine yolu o köye düşmüş. Köylüler karşılamışlar kaymakamı. Kaymakamın dertli hali köylülerin gözünden kaçmamış. Birisi sormuş,
- Hayrola kaymakam bey pek düşünceli görünüyorsunuz. bir şey mi oldu? demiş.
Kaymakam iç geçirerek;
- Yahu siz çocuğu çelikleme yapınca hastalıktan korunur dediniz. Ben çocuğumu çelikleme yaptım, ama bebek hastalanıp öldü. Ben nerede yanlış yaptım acaba? demiş.
Hazır cevap köylülerden birisi hemen cevap vermiş,
- Kaymakam bey; bizimkilerin anaları, babaları da çelikleme, onun için bizimkilere bir şey olmuyor, demiş.
Her gördüğümüzü uygulamaya kalkarsak böyle kötü sonuçlarla karşılaşabileceğimizi unutmayalım. Kaymakam da hatasını anlamış ama iş işten geçmiş.
Sağlık alanında bu tür hataları çok yapıyoruz. Falanca filan ilacı kullandı iyi geldi veya zayıfladı. Bende kullanayım deyip hayatıyla ödeyenleri unutmayalım.
Hatasız ve sağlıklı günlere hep birlikte.
Ali Akdoğan
İlçenin kaymakamı köylere gezi yaptığı bir sırada köyün birinde bir olayla karşılaşmış. Köy evlerinden birinin önünde bir kalabalık görmüş. Kalabalığın olduğu eve doğru yaklaşmış. Kaymakamı tanıyan köylüler hemen gelenleri karşılamak için vaziyet almışlar. Kaymakam kalabalığın ilgi merkezine geldikten sonra durmuş. Etrafına bakınmış. Orta yerde bir kara kazan. Kazanın içi soğuk su dolu. Bir adamın elinde çıplak yeni doğmuş bir bebek. Adam bebeğin ayaklarından tutup su dolu kazanın içine daldırıp çıkarmış ve poposuna eliyle iki şaplak vurmuş. Bebek titremeyle karışık cıyak cıyak ağlıyormuş. Kaymakam duruma şaşırmış ve merakla etrafındakilere sormuş;
- Yahu bu bebeği niçin bu buz gibi suya daldırıyorsunuz? Bebek hastalanıp ölürse ya, demiş merakla.
Etrafındakilerden birisi;
- Yok kaymakam bey bir şey olmaz. Biz buna çelikleme diyoruz. Aksine bu olay bu bebeği hastalıklardan koruyacak, demiş.
Kaymakam bu olay karşısında şaşkınlığını gizleyememiş. Kafasının içinde çeşitli sorularla o köyden ayrılırken köylülerin anlattıkları kendisine mantıklı gelmiş olacak ki; kendi kendine bir karar vermiş.
- Bir gün bir çocuğum olursa ben de çelikleme yapacağım, demiş.
Aradan bir zaman geçmiş. Kaymakamımız evlenmiş. Zamanı gelmiş ve kışın ortasında, Ocak sonu Şubat başı bir çocuğu olmuş. Hemen yanındakilere;
- Bir kazanın içinde soğuk su hazırlayın bebeği çelikleme yapacağım, demiş.
Söylenenler yapılmış. Kaymakam çocuğun ayaklarından tutmuş tepesi üstüne su dolu kazanın içine daldırıp çıkarmış. Poposuna iki şaplak vurmuş. Bebek titremeyle karışık neye uğradığını anlamadan viyak viyak bağırarak ağlarken, kaymakam;
- Alın çocuğu sarın sarmalayın, demiş.
Çocuğu almışlar sarmışlar sarmalamışlar. Bir iki gün geçmiş çocuk ateşler içinde yanmaya başlamış. Kaymakamın eli ayağı dolaşmaya başlamış. Çocuğu doktora götürmüş. Muayeneden sonra doktor;
- Bu çocuk zatürre olmuş, demiş.
Kısa bir süre sonra bebek ölmüş. Kaymakam bir yerlerde yanlış yaptım galiba deyip düşünürken yine yolu o köye düşmüş. Köylüler karşılamışlar kaymakamı. Kaymakamın dertli hali köylülerin gözünden kaçmamış. Birisi sormuş,
- Hayrola kaymakam bey pek düşünceli görünüyorsunuz. bir şey mi oldu? demiş.
Kaymakam iç geçirerek;
- Yahu siz çocuğu çelikleme yapınca hastalıktan korunur dediniz. Ben çocuğumu çelikleme yaptım, ama bebek hastalanıp öldü. Ben nerede yanlış yaptım acaba? demiş.
Hazır cevap köylülerden birisi hemen cevap vermiş,
- Kaymakam bey; bizimkilerin anaları, babaları da çelikleme, onun için bizimkilere bir şey olmuyor, demiş.
Her gördüğümüzü uygulamaya kalkarsak böyle kötü sonuçlarla karşılaşabileceğimizi unutmayalım. Kaymakam da hatasını anlamış ama iş işten geçmiş.
Sağlık alanında bu tür hataları çok yapıyoruz. Falanca filan ilacı kullandı iyi geldi veya zayıfladı. Bende kullanayım deyip hayatıyla ödeyenleri unutmayalım.
Hatasız ve sağlıklı günlere hep birlikte.
Ali Akdoğan
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)